Pariste'te 1874 yılında ünlü fotoğrafçı Nadar'ın stüdyosunda "Adsız" Sanatçılar Birliği" adı altında bir araya gelen otuz sanatçının Resmi Salonda alternatif olarak düzenledikleri sergide ortaya çıkıyor.
Peki nedir bu Resmi Salon?
Fransız krallık Resim ve Heykel Akademisi Üyelerinin sevgilerini verilen isimdir. Akademinin katı kurallarına bağlılığını dolayı ileri sanatsal çabaları reddeder.
İzlenimi olarak dikkat çekenler Edgar Defasında, Claude Monet, Camille Pissarro, Pierre-Auguste Re-noir, Alfred Sisley, Paul Cezanın, Medardo Rosso, Berthe Morisot, Medardo gibi sanatçılar çıkardı.
Birbirlerinden farklı eğilimleri olan bu ressamların birleştiren , görünen dünyayı olduğu gibi resmetmek yerine, kendi izlenimlerini öncelik vermeleriydi.
İzlenimi resimler kuraldan ve sağlam bir desen temelinden, hatta biçiminden yoksun görünür. Karanlık tonların yerine aydınlık , parlak bir konu haline gelmiştir.
Akademik resimlerin vernikli ve cansız görüntüsünün çok ötesinde bir canlılık yakalanmıştır. Resim yüzeyine az önce dokunulmaz etkisi uyandıran bu canlılık , akademik resimlerle karşılaştıklarında elbette ki "bitmemiş" gibi görünür ve algılanır.
Claude Mountain "İzlenim , Gün Doğumu" tablosunun adını gülünç bulan eleştirmenler bu grup sanatçılarına isimlerini vermiş. Eleştirmenler Monet'in resminin bitmemiştir duygusu uyandırdığı , bu anlamda "düpedüz izlenimden ibaret" kaldığını yazmış.
Monet olmak üzere pek çoğu, doğanın bizzat içinde çalışabilmek için yüzen birer atölye haline getirdikleri kiralık sandallarda yaptıkları resimlerde ışığın anlık değişimlerini, doğadaki farklı renkleri olamcq çabuklukla kaydetmeye çalışmıştır.

Ana konusu anlık ışık değişimleri ve renk olduğu için heykeltraşların ilgisini çok fazla çekmemiş olan "izlenimcilik" akımının hakkını veren başlıca sanatçı olarak Medardo Rosso'dan söz edilebilir.
Genellikle küçük boyutlarda alçı üzerine şeffaf balmumuyla çalışan Rosso'nun ışık oyunlarını gözeten heykelleri, tıpkı izlenimciler gibi gündelik yaşamı ve sıradan insanları konu alır. Rosso'nun kullandığı şeffaf balmumu , izlenimcilerin resimlerindeki gibi titreşimli bir yüzey elde etmesine yol açar.

Paul Gauguin son yıllarında da Markiz Adaları'nda bir mo dern yaşamdan uzak diyarlarda yaşay. Kendi deyimiyle "medeniyet hastalığın dan arınmış olarak" sürdürdüğü yaşantısı. resimlerinin konusunu oluşturur. Sömürgeci Batı'nın ay ak izlerinden yok sun olmayan bu yeri bir ölçüde gözlemlediği, büyük ölçüde hayal etti ği dünyaları resmeder.

Fotoğrafla yakalanmış izlenimi veren anlık görüntülere ilgi duyan Edgar Degas balerinleri. Şehirde gezenleri yansittığı resimlerinde resim açılar kullanarak adeta fotoğraf karesi etkisi uyandırmıştır.

Comentarios