Sözlükteki tanımı; "Gestalt psikolojisi (Geştalt psikolojisi şeklinde okunur), Gestaltizm (Almanca'da şekil ve form anlamlarına gelmektedir) ya da Konfigürasyonizm bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal örgütlenme konularında yoğunlaşmış psikoloji teorisidir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında Almanya'da ortaya çıkmıştır."
Bu yaklaşıma göre; yaşamın temeli ihtiyaçlar, amacı da ihtiyaçların karşılanmasıdır.
Peki bu ihtiyaçlar Gestalt Pisikolojine göre nasıl karşılanır? Temas yolu ile demek yanlış olmaz. Bu ihtiyaçlar nelerdir?
Güvende olma
Ait olma
Sevgi/İlgi görme
Saygı görme
Taktir edilme
Kendini gerçekleştirme
Keyif alma
Kendiyle Temas
Memnuniyet, sevinç, sevgi/aşk, gurur, üzüntü, öfke, korku/kaygı, utanç, iğrenme
Duygularımız ihtiyaçlarımızın farkına varmamızı sağlar.
Olumlu duygularımız ihtiyaçlarımızı uygun şekilde karşıladığımızı gösterirken, olumsuz duygularımız ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımızın göstergeleridir.
Diğerleriyle Temas
Kişinin başkalarıyla sağlıklı şekilde temas etmesine temas sınırı denir.
Sen ve ben vardır. Temas sınırı çok ince olduğu durumlarda kişilerde her şeyi beraber yapma/yaşama durumu denir ki buna da psikolojide üç bacak koşulu denilir. Kalın olması durumunda ise kişi karşısındaki ile arasında duvar varmış gibi hisseder. Temas sınırı kalın olan kişierde risk almaktan çekinme, yeniliklere kapalı olma , konfor alanından çıkmama, farklı yönlere eğilmekten korkma gibi durumlar görülebilir.
Temas Kurma Kapasitesi
Kişinin empati yapabilme , diyalog kurabilme, yakın ilişkileri, olumlu/olumsuz duygularını ifade edebilmesi göz önüne alınır.
Geçmişten getirdiğimiz izler, Alışkanlıklarımız, Tutumlarımız, Değer yargılarımız ve inançlarımız birbiriyle bağlantılı olup gözlemlenebilir ve potansiyeli en uygun şekilde ortaya çıkarıcak şekilde düzeltilebilir.
Cinsellik, Para/maddiyat, sosyal medya ve benzeri unsurlar ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullandığımız çeşitli yöntemlerdir.
Alışkanlıklarımız
Alışkanlıkları yaratan deneyimleri hatırlamasak bile bilinçdışımız o deneyimi kaydeder ve hayatımıza hemen tezahür etmeye başlar.
Günlerce, aylarca yapıldıkça nasıl bir insan olduğumuzu nasıl düşünüp, hissediceğimizi ve davranıcağımızı bile belirler.
Yaşamımızın büyük bir bölümü alışkanlıklarımızın toplamı ve sonucudur.
Düşünsel Alışkanlıklar
Dünyaya geldiğimizden bu yana içinde bulunduğumuz ortam, maruz kaldığımız bilgiler , kalıplar, düşünceler ve niceleri düşünsel alışkanlığın oluşmasına neden olur.
Duygusal Alışkanlıklarımız
Duygulara ilişkin alışkanlıklar milisaniyeler içinde ortaya çıkar.
İlişkisel Alışkanlıklar
İlişkisel alışkanlıklar içinde büyüdüğümüz ortamdaki kişilerin birbiylerleriyle nasıl ilişki kurduklarını, ilişkide nelerin önemli olduğunu , ne yapmak gerektiğni, nasıl tepki vermenin uygun olduğu gözlemleyerek edinilirler.
Bazı ailelerde tüm aile üyelelerinin her zaman aynı fikirde , istekle, duyguda , yaşam biçiminde olması beklenir, zorlanır, baskı uygulanır. (Bu tür ailelerde ebevynler ne kendilerine ne de diğerlerine "kendileri" gibi olma hakkı verirler.)
Bazı kişilerin kendilerinin değilde başkalırının ne yapıp/yapmadığıyla ilgilenirler.( Bu kişiler kendi yorumlarını ve tahminlerini esas alarak araştırmadan ve merak etmeden kendi bakış açıları ile diğerlerini suçlamayı/yargılamayı seçerler.)
Kişi hoşuna gitmeye bir durumla karşılaştığında ya da ihtimali olduğunda bunu görmezlikten/duymazlıktan gelme eğilimindedir.
İlişkisel alışkanlıklar yaşamla temasımızda önemli bir rol oynar.
Tutumlar
Tutumlar kişileri, durumları, nesleri, canlıları nasıl değerlendirdiğimi gösterir. Başlıca sorunlar Mantıksal olmaması veya Farkında olmamazdır.
İhtiyaçların sıralanamaması ve Sorumluluğu alamama gibi durumlar kişilerde görülebiler. Bu ve bunlar gibi çeşitli durumlar hakkında bilgi almak veya destek görmek için iletişime geçmekten çekinmeyin.
Sevgilerle..
Comments