top of page

Geç kalmıştık hissiyle başa çıkmak


Ne kadar konuşulsa da aşmakta çok zorlandığımız bir konu var.


Hayata geç kalma hissi!


Ben bir yandan her şeyin kendi içinde bir zamanı olduğuna ve öncesinde olmadıysa demek ki doğru zamanın henüz gelmediğine inanlardanım. Yine de geç kalmışlık hissinin arka perdesinde neler olduğunu anlamak bize ne fırsatlar sunacak hadi bir bakalım.


Bu konuyu iki şekilde ele alabiliriz: Biri toplumdaki beklentiler ve düzen kaynaklı gecikme hissi, ikincisi de kendi yerleşmiş inançlarımızdan kaynaklanan geç kalma hissi.


Maslow`un Kendini Gerçekleştirme Teorisi'ne göre biz insanlar olarak olabileceğimiz bütün potansiyelleri kapsayan bir çekirdekle doğarız.


Nitekim,bu potansiyeller zayıftır.


Hayat gailesi içinde kaybolup yeteneklerini körelten, doğuştan müzisyen olup da kurumsal hayatta çürüyen, ait olmadığı bir yerde yaşamını süren tüm insanlar, içten içe bu fısıltıları duyup kendilerini aldattıklarını biliyor ve bu nedenle kendilerini küçümserler.


Maslow`a göre bu çatışma, hayatımızda ikinci bir sayfa açmak için gereklidir.

Ve tabii geç kaldığımızı düşünerek o ikinci sayfayı açamayız.


Sizin hayatta asıl yapmak istediğiniz şey, öz değerlerinizle uyumlu olan şey geç kaldığınızı düşündüğünüz konu ile aynı mı?


Bazen bu geç kalmışlık hissi toplumun bizden beklentileri çerçevesinde içimize işliyor ama üzerine düşündüğümüzde bizim asıl istediğimiz şey olmayabiliyor.

Yine de çevremizdeki 10 kişiden 9`u aynı yolda ilerleyince biz kendimizi sorgulayabiliyoruz ve bu gayet normal.



“Herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür.

"Niçin gösterebileceğim değil de hissedebileceğim türde, işe yarayan iyi bir şey aramıyorum?”

-Seneca`nın, kardeşine (Gallio) yazdığı mektuptan bir alıntı


Bunların da yine bir kısmı çevremizdeki kişilerin, bizi yetiştiren kişilerin hayata bakış açısından etkilendiğimiz için içimize işlemiş olabilir.


Örnek vereyim mesela meslek değiştirmek, farklı alanda okul okumak, dil öğrenmek, bir enstrüman çalmak için geç kaldığını düşünen bir sürü insan var.

Geç kalmayı başlı başına bir engel olarak görmekle birlikte başka ne engeliniz var diye sorsam eminim göklere çıkan bir liste yapabilirler bana.


Durağan, monoton, standart hayatımızdan da böyle çıkar ve hayata geç kalma hissi ile başa çıkıp, istediğimiz şeylere adım atarız Ben bunların hiçbiri için hayata geç kalma gibi bir durum olduğunu düşünmüyorum.


Yüzyıl`ın Mozart`ı olmak istiyorsanız ona bir şey diyemem ama bence sorun da burada.


Bir dili konuşup, bir enstrümanı çalacaksak sanki en iyi şekilde yapmamız gerekliymiş gibi düşünüp ondan keyif almayı göz ardı ediyoruz.

Ya da öğrenmenin sadece genç yaşta yapıldığını düşünüyoruz, halbuki hayat boyu öğrenme diye bir şey var.


Bir insanın hiçbir zaman oldum diyememesinin sebeplerinden biri de sürekli öğrenme fırsatının olması.


İngiliz illustratör Charlie Mackesy`in Çocuk, Köstebek, Tilki ve At eserinde çocuk köstebeğe sorar;


“Sence en büyük zaman kaybı nedir?” “Kendini başkalarıyla karşılaştırmak,” diye yanıtlar köstebek.


“Çok tuhaf değil mi?” der ve ekler: “Sadece dışımızı görebiliyoruz, oysa hemen her şey içimizde oluyor…” Kendimizi dünkü halimizle kıyaslamak ve daha iyi olmaya çalışmak hem en iyisi, hem de en adili.


Sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda hayatımızı kendimize zindan etmenin de en net yolu.


Ne kadar kıymetli bir dönemde olduğunuzun farkında mısınız?

Yapmak istediğimiz bir şeye başlamak için bırakın hayata geç kalma durumunu bence en verimli dönemimizdeyiz.


Bir kere kendimizi daha iyi tanıyoruz, hayattan ne istediğimizi görece daha iyi biliyoruz, Ne istemediğimizi çok net biliyoruz ki bu bence daha önemli çünkü ne istediğimiz ana hatları sabit kalmakla birlikte hayat boyu da farklı formlarda tezahür edecek.


Maddi olarak çoğumuzun özgürlüğü var, erken yaşlarımıza oranla kendinize olan güvenimiz çok daha fazla.


İşte burada bazen kendimizi diğerleri ile kıyasladığımızda da geç kalmışlık hissine kapılabiliyoruz, yapmak istediğimiz şeyleri birileri erken yaşta yaptığı ve bizim yaşımızda ya da belki bizden daha genç olarak olmak istediğimiz yerde olduğu için geç kalmış hissedebiliyor ve genellikle de bunu bir bahane olarak kullanıp adım atmıyoruz.


Hiç bir şey yapmamış olmanın verdiği pişmanlığı yaşamaktansa zihnimizdeki kalıplardan kurtulup adım atmak daha önemli.


Comments


Post: Blog2_Post

Abone Ol!

*Bültene ücretsiz abone olarak yazılardan anında haberdar olabilirsiniz.

Teşekkürler.

bottom of page